Kamu Gücüyle Sürgün Bandırma BASKİ’de Veznedara Sistematik Mobing

BASKİ'deki veznedar E.D., mobbing ve görevi kötüye kullanma iddialarıyla mücadele ediyor. E.D., izinsiz kayıt alınması ve aile birliğini hedef alan uygulamalar nedeniyle savcılığa başvurdu. Manyas'ta görevlendirilmesi, eşinin tedavisi sırasında sürgün olarak nitelendirildi.

Haber Giriş Tarihi: 27.10.2025 12:01
Haber Güncellenme Tarihi: 27.10.2025 12:01

BASKİ’de Mobbing Zinciri: E.D.’nin 6 Aylık Hukuk Savaşı

Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (BASKİ), son dönemin en ağır mobbing ve görevi kötüye kullanma iddialarından biriyle sarsıldı. Veznedar olarak görev yapan E.D., 2024 yılından bu yana süren psikolojik şiddet, izinsiz kayıt alma, keyfi görevlendirme ve aile birliğini hedef alan uygulamalar nedeniyle hukuk mücadelesi başlattı.

E.D.’nin Bandırma Cumhuriyet Başsavcılığı ve Bölge İdare Mahkemesi’ne sunduğu dilekçe, kamu kurumlarında yıllardır süregelen sessiz mobbingin kara yüzünü gözler önüne serdi.

İzinsiz Kayıt, İtibarsızlaştırma, Sessiz Onay

E.D.’nin dilekçesinde yer alan iddialar, devlet kurumlarında kamu gücünün kişisel husumetle nasıl kötüye kullanılabileceğini gözler önüne seriyor. İddiaya göre, 2024 yılı Ocak ayında, Tahsildar A.B., Güney Marmara Şube Müdürü Y.K.’nin talimatıyla, E.D.’nin ses ve görüntü kayıtlarını izinsiz biçimde alarak özel hayatın gizliliğini ihlal etti.

Bu yasa dışı eylem, üst yönetimce “görmezden gelindi”; tam tersine, E.D.’nin üzerine gidildi. O andan itibaren psikolojik baskılar, dışlama, aşağılanma ve tehdit dili kurumsal bir boyuta taşındı.

“Kurum içi kamera ve kayıt sistemleri şahsi intikam aracı haline getirildi. Bu artık bir idari mesele değil; insanlık dışı bir sistemdir.” — E.D.’nin dilekçesinden alıntı

12 Mayıs 2025: Bir Sürgünün Başlangıcı

E.D.’nin yıllık iznindeyken hakkında alınan “geçici görevlendirme” kararı, hukuka değil, cezalandırma amacına dayanıyordu. İzinden döndüğü günün sonunda, saat 16.00’da tebliğ edilen bu karar, E.D.’nin Manyas’a zorla gönderilmesiyle sonuçlandı.

Hiçbir yazılı gerekçe olmadan yapılan bu görevlendirme, E.D.’nin deyimiyle “kurum içi sürgün” anlamına geliyor. E.D., itiraz dilekçesini 09 Temmuz 2025’te verdi, ancak hiçbir yasal gerekçe sunulmadan reddedildi. O günden bu yana 6 aydır Manyas’ta görev yapıyor — üstelik yol parasını bile kendi cebinden karşılayarak.

“Eşim Onkoloji Tedavisindeyken Sürgün Edildim”

Olayın en trajik yönlerinden biri, E.D.’nin eşinin onkoloji tedavisi gördüğü dönemde bu sürgün kararının uygulanması oldu. E.D., dilekçesinde şu ifadelere yer verdi:

“Eşim göğüs altı ve koltuk altında kitle tespiti sonrası tedavi sürecindeyken, beni ailemden uzaklaştırdılar. Her sabah Manyas’a 56 kilometre gidip geliyorum. Bu yalnızca idari değil, insani bir cezadır.”

E.D., bu süreçte hem psikolojik hem fiziksel açıdan yıprandığını, aile bütünlüğünün ciddi şekilde zarar gördüğünü belirtiyor.

Yeni Mobbing Dalgası: “Yol Parası Verilmeyecek”

Sadece görevlendirme değil, son günlerde alınan yeni bir karar da kamu vicdanını sarsacak türden. Kurum yönetimi, E.D.’nin Manyas’a gidiş geliş yol ücretlerinin ödenmeyeceğini bildirdi.

Bu karar, E.D.’nin yaşadığı mobbing zincirine yeni bir halka ekledi. Artık hem psikolojik hem ekonomik şiddet bir arada uygulanıyor.

“Kamu kurumunda çalışıyorum ama adeta cezalıymışım gibi muamele görüyorum. Hukuk işlemeyince mobbing, artık bir yönetim biçimi haline geliyor.”— E.D.

Üst Yönetim Sessiz: “Görevi Kötüye Kullanma” İddiası

E.D., sadece alt kademe amirleri değil; Genel Müdür Yardımcısı H.Y., İnsan Kaynakları Başkanı A.B., Mali Hizmetler Başkanı E.F. gibi üst yöneticilerin de sessiz onay vererek görevi kötüye kullanma suçuna iştirak ettiklerini dile getiriyor.

Tüm ailevi, psikolojik ve hukuki gerekçelere rağmen görevlendirmenin devam ettirilmesi, dilekçede açıkça “kasıtlı bir idari linç” olarak tanımlandı.

Deliller ve Hukuk Savaşı

Görevlendirme yazışmalarının Bandırma C.Başsavcılığı tarafından incelenmesini istedi.

Dilekçede şu suçlamalar yer alıyor:

TCK 257: Görevi kötüye kullanma

TCK 134: Özel hayatın gizliliğini ihlal

TCK 109: Hürriyeti tahdit

TCK 105: Sistematik psikolojik şiddet (mobbing)

Bir Memurun Direnişi

E.D., yaşadığı süreçle yalnızca kendi hakkını değil, kamu çalışanlarının onurunu da savunduğunu söylüyor.

“Bu dava yalnızca benim değil. Bu, kamu gücünün şahsi hesaplar uğruna kullanılmasına karşı verilen bir onur mücadelesidir.”

Hukukun Aynasında Bir Kurum

BASKİ’de yaşanan bu olay, sadece bir memurun değil, kurumsal etik ve kamu yönetimi vicdanının da sınandığı bir süreç haline geldi. E.D.’nin yaşadıkları, kamu yönetiminde mobbingin sistematik hale geldiğini ve idari denetim mekanizmalarının sessiz kaldığını gözler önüne seriyor.

6 aydır kendi cebinden yol parası ödeyerek görev yerine giden bir kamu emekçisinin hikayesi, Balıkesir’deki en çarpıcı mobbing vakalarından biri olarak kayda geçti.

“Devletin adalet gücü, kamu kurumlarındaki sessiz zulme karşı ne kadar kararlı?” Bu soru artık yalnızca E.D.’nin değil, tüm kamu çalışanlarının yüreğinde yankılanıyor. Biz de bu sürecin yakından takipçisi olacağız; adalet yerini bulana kadar.