
Türkiye Meclisi'nde, İYİ Parti'nin Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, basın özgürlüğüne yapılan baskıları eleştirdi. Türkoğlu, özellikle milliyetçi içerikli yayınlar yapmış bazı gazetecilere karşı alınan tutuklama kararlarının basın üzerinde bir gözdağı oluşturduğunu ifade etti.
Selçuk Türkoğlu, Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'nda yaptığı konuşmada, Ajans Muhbir'in yöneticisi Süha Çardaklı'nın da aralarında bulunduğu 27 kişinin, "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" ve "halkı yanıltıcı bilgi yayma" suçlamalarıyla yakın tarihte gözaltına alındığını dile getirdi. Türkoğlu, ayrıca bu soruşturma kapsamında Muhbir'in editörü Serkan Kafkas'ın da son günlerde gözaltına alındığına dikkat çekti.
Türkoğlu'nun aktardığına göre, Süha Çardaklı'nın yakın zamanda böbrek ameliyatı geçirdiğini ve doktor raporuna göre belirli bir süre içerisinde böbreğindeki stentin çıkarılması gerektiğini belirtti. Ancak bu tıbbi müdahalenin gerçekleştirilmediğini ve böylelikle Çardaklı'nın sağlığının riske atıldığını ifade etti.
Öte yandan, Ankara Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şubesi'nde tutulan Kafkas'ın da haksız bir şekilde tutuklanmasının beklendiğini belirten Türkoğlu, daha önce benzer bir durumu yaşayan gazeteci Batuhan Çolak'ın maruz kaldığı haksız uygulamaları da gündeme getirdi. Çolak'ın hukuksuz bir şekilde saçlarının kazındığını ve itibar kaybına uğratıldığını vurguladı.
Ancak Türkoğlu'nun en çok vurguladığı konu, Ajans Muhbir'in haberlerinin doğruluğunun İletişim Başkanlığı tarafından yalanlandığı iddiaları oldu. İletişim Başkanlığı'na bağlı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi'nin Twitter hesabı üzerinden yapılan paylaşımlarla Ajans Muhbir'in haberlerinin yanlış olduğunun iddia edilmesini eleştirdi. Türkoğlu, "Haberlerin doğru veya yanlış olup olmadığına karar vermek kamu otoritesinin işi değil. Bu, hukuk devletinin prensiplerine aykırıdır." dedi.
Türkoğlu, son olarak, komisyonun, tutuklu gazetecilere yönelik potansiyel hak ihlallerini yakından takip etmesi gerektiğini ifade ederek, cezaevlerini ziyaret edecek bir heyetin belirlenmesini ve söz konusu davalarda heyetin aktif rol almasını önerdi.
Bu gelişmeler, basın özgürlüğü ve insan haklarına yönelik endişeleri artıran konular olarak Türkiye gündeminde önemli bir yer tutuyor.