Los Angeles’taki yangınlar sadece kuru bir çevre felaketi değil, derin mesajlar içeren bir siyasi drama gibi görünüyor. Dürüst olmak gerekirse, ortada resmen bir oyun dönüyor gibi. Biden’ın başkanlığı süresince ABD’nin çevre ve iklim politikalarına yön verme çabaları malum. Ama işte tam bu noktada, böyle devasa bir yangın çıkıyor, hem de Trump’ın geri dönüş hayalleri kurduğu bir dönemde. Şimdi, bu işin kokusu uzaktan geliyor gibi, değil mi?

Biden çevre dostu politikalarıyla “dünya kurtarıcısı” pozlarında dolanırken, Los Angeles gibi bir şehrin cayır cayır yanması neyin mesajı olabilir? Biri adeta “Hadi bakalım, sen ne kadar güçlüsün görelim” demiş gibi. Üstelik bu tür olaylar halkın güvenini sarsmak için bulunmaz bir fırsat. Yangınlar yetmezmiş gibi, medya Trumpçı yorumcularla dolmuş, “Biden yönetimi çevreyi bile koruyamıyor” diye çemkirip duruyor.

E şimdi Trump’ı düşünelim. Adam, iklim değişikliği konusunda “Bunlar saçmalık” diye dalgasını geçiyordu. Hani, petrol kuyularını bağrına basacak kadar. Bu yangın, tam Trump’ın “Ben geri geliyorum” dediği sırada patlak veriyor. Tesadüf mü? Hiç sanmam. Yangını çıkaran her kimse, ya da neyse, bu işin altında Biden’ı köşeye sıkıştırma planı yatıyor olabilir. Çünkü kaos, zayıflık algısı yaratır. Zayıflık ise Trump’ın sahneye çıkıp, “Görüyorsunuz, ben bu işleri çözerdim” diye bağırması için mükemmel bir fırsat.

Bu işte birileri düğmelere basıyor gibi. Halk korkar, yönetim zayıflar, Trumpçı tayfa da “Biz geri dönmezsek bu işin sonu felaket” diye havaya girer. Şimdi sen bu yangını tesadüf diye mi göreceksin? Tabii ki hayır. Burada düpedüz bir mesaj var. Ve o mesaj, Biden’ın ipini çekip Trump’ı geri getirme arzusuyla ateşlenmiş olabilir.

Yani, sonuç şu: Bu yangın, Biden’a “Sen bu işi beceremiyorsun” derken Trump’ın geri dönüş yolunu asfaltlıyor olabilir. İşin içinde doğa, politika, güç mücadelesi… Hepsi var. Ve bu olay, arkasında kim varsa, iyi bir kargaşa yaratma planının parçası.